SORUNLU GEBELİKLER VE TOPLUM SAĞLIĞI


Gebelik öncesinde mevcut olan, gebelikle beraber başlayan ve loğusalık döneminin bitimine kadar olan dönemde anne adayının kendisini ya da bebeği ilgilendiren normal dışı durumların varlığı gebelikleri “Sorunlu gebelikler” sınıfına koyulmasını gerektirmektedir. Bu tipteki risk faktörleri her birey için farklı olduğundan gebelik esnasında ortaya çıkma olasılıkları da farklıdır.  Yaşanmakta olan ya da yaşanacak bir gebeliğe ait risk faktörlerinin büyük bir kısmı hekim tarafından yapılan sorgulama esnasında ortaya çıkarılabilir.

Gebeliklerin sağlıklı bir şekilde başlaması, sürdürülmesi ve doğumun da sorunsuz bir şekilde gerçekleşmesi toplum sağlığını direkt olarak ilgilendiren bir konudur. Bir toplumun, hatta ülkenin geleceğini yakından ilgilendiren yeni neslin daha sağlıklı olabilmesini sağlamak amacıyla için günümüz tıbbında çok önemli gelişmeler olmuştur. Bunlar arasında sayılabilecek en önemli gelişmeler bir yönü ile Kadın Hastalıkları ve Doğum alanını, diğer yandan da Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitelerindeki ilerlemeleri içermektedir.

Kadın Hastalıkları ve Doğum alanıyla ilgili olarak son yıllarda Sorunlu gebeliklerle ilgili ortaya çıkan gelişmeleri başlıklar halinde inceleyecek olursak:

  1. Ultrasonografi teknolojilerindeki gelişmeler
  2. Doğum öncesi bakım hizmetlerinin sistematize edilmesi
  3. Doğum öncesi tanı (Prenatal Tanı) yöntemlerindeki ilerlemeler
  4. Toplum bilinçlenmesi ile orantılı olarak anne adaylarının daha sağlıklı olması ve gebelikte risk oluşturabilen faktörlerin daha iyi bilinmesi

 

1. Ultrasonografi teknolojilerindeki gelişmeler:

Son 20 yıldır rutin olarak gebelik takibinde kullanılan ultrasonografi cihazlarında belki de bu cihazların ilk kullanılmaya başlandıkları dönemlerde hayal bile edilemeyecek derecede önemli gelişmeler olmuştur. Bunlar arasında sayılabilecek konular görüntüleme kalitesinin ileri derecede geliştirilmesi ve neredeyse tomografi cihazları kadar ayrıntılı görüntülerin elde edilebilmesi, bebeğin kan akımını incelemeye yarayan Doppler sonografi teknolojisindeki ilerlemeler sayılabilir. Tabiki bu arada neredeyse anne adaylarının tamamı tarafından bilinen üç ve dört boyutlu ultrasonografinin geliştirilmesi de bulunmaktadır.

 

Doppler Sonografi

 

Burada belki de vurgulanmasında fayda bulunan bir konu üç ve dört boyutlu ultrasonografinin aslında kullanım alanının günümüz bilimsel gerçekleri doğrultusunda sadece “estetik” anlamda olduğudur. Bu konu toplum tarafından genellikle yanlış olarak bilinmekte ve sanki üç ve dört boyutlu ultrasonografi yapıldığında gebelikte bir sorun olmayacakmış gibi yanlış bir yorum yapılmaktadır. Halbuki üç ve dört boyutlu ultrasonografinin kullanım alanı çoğu zaman aileye sadece güzel bir bebek resmi vermekten öteye gidememektedir.

Yine ultrasonografi ile ilgili önemli gelişmeler bilimsel çalışmalar alanında yaşanmıştır. Ultrasonografinin klinik uygulamada yoğun olarak kullanımına bağlı olarak yapılan birçok bilimsel araştırma sonucunda ultrasonografinin kullanım etkinliği hastaya yararına olacak şekilde geliştirilmiştir.

 

2. Doğum öncesi bakım hizmetlerinin sistematize edilmesi

Son yıllarda devletler bazında Sağlık Bakanlıkları tarafından her anne adayının alması gereken  bakım hizmetlerinin kuralları net olarak belirlenmiş ve bu doğrultuda alt yapının oluşturulması yönünde adımlar atılmıştır.  Bu şekildeki bir yaklaşım özellikle Sorunlu gebelikler grubunda bulunan anne adaylarının mümkün olduğunca erken dönemde saptanmasına olanak sağlayacak ve gerekli önlemlerin alınmasına yol açacaktır.

Tüm gebelikler içinde yaklaşık olarak %25 kadar bir oranın Sorunlu gebelikler olduğu düşünüldüğünde bu tipteki sistematik bir bakımın devletler açısından da ne kadar önemli olduğu görülecektir. Örnek olarak Türkiye’de yıllık ortalama 1,5 milyon doğumun olduğu göz önünde bulundurulduğunda bunların yaklaşık 350-400 bin kadarının Sorunlu gebelikler grubunda olduğu anlaşılacaktır.

 

3. Doğum öncesi tanı (Prenatal Tanı) yöntemlerindeki ilerlemeler

Doğum öncesi tanı yöntemleri arasında girişimsel olan ve olmayan tipte yöntemler bulunmaktadır. Girişimsel olmayan yöntemler (non-invazif yöntemler) genellikle sadece dolaylı olarak bazı fikirlerin yürütülmesine imkan tanırken, girişimsel olanlar (invazif yöntemler) şüphelenilen hastalık veya durumla ilgili olarak kesin tanı yapılabilmesine olanak tanıyan işlemleri içermektedir. Girişimsel yöntemlerin çoğunda amaç fetüse ait hücre elde etmektir. Bu hücreleri elde etmenin değişik yöntemleri (Prenatal tanısal yöntemler) bulunmaktadır: fetüsün içinde yüzdüğü sıvıdan örnek alınması aminosentez, fetüsün eşinden (plasenta) parça alınması koryon villüs biyopsisi , veya fetüsün göbek kordonuna girip bebeğe ait kan alınması kordosentez olarak adlandırılmaktadır. Bu girişimlerin tamamı günümüz koşullarında ultrasonografik gözlem altında yapılmaktadır. Daha özel girişimler de bulunmaktadır: örneğin bir takım kalıtsal cilt hastalıklarında cilt biyopsisi de yapılabilir.

Girişimsel yöntemlerin gebelikler açısından en önemli sorunu belli oranlarda düşük ihtimali taşımalarıdır. Bu bakımdan bu yöntemlerin mutlaka konusunda uzmanlaşmış kişilerce yapılmasında anne adayları açısından fayda bulunmaktadır.

 

4. Toplum bilinçlenmesi ile orantılı olarak anne adaylarının daha sağlıklı olması ve gebelikte risk oluşturabilen faktörlerin daha iyi bilinmesi

Genel olarak toplumlarda sağlık bilincinin yükselmesine paralel olarak gebelik öncesi ve sırasında ortaya çıkan riskli durumların tedavisi veya  bu durumlardan kaçınılması ile Sorunlu gebelikler bir ölçüde önlenebilmektedir.

 

Bilinen gebelik öncesi riskler:

  • Anne yaşı: Genel olarak 18 yaş altı ve 35 yaş üzeri gebelikler yüksek risk taşımaktadır. Yaşla birlikte genetik hastalıkların sıklığı ve kronik hastalıklara maruz kalma durumu artarken, annenin gebelikte oluşabilecek fiziksel yük artışına dayanıklılığı azalır. 18 yaş altı anne adayları fiziksel ve ruhsal gelişimlerini tamamlamadığından gebelik risklerini daha yoğun yaşarlar.
  • Akraba evlilikleri
  • Yüksek tansiyon: Yüksek tansiyonlu anneler gebelikte kalp-damar sistemlerinin yüklenmesine bağlı sorunlara daha açıktır.
  • Şeker hastalığı: Tedavi edilmezse şeker hastalığı hem annede ciddi sıkıntılara, hem de fetüste yapısal anomalilere yol açabilmektedir.
  • İleri derecede kansızlık
  • Diğer sistem hastalıklarının olması: Kalp, böbrek, guatr, romatizmal hastalıklar
  • Aşırı zayıflık ve şişmanlık
  • Alkol, sigara kullanımı: Annede alkol, sigara kullanımının bebekte anomali yaptığı kanıtlanmamıştır. Sigara kullanan annelerin bebekleri düşük doğum ağırlıklı olur ve erken doğarlar.
  • İlaç kullanımı

 

Gebelikte gelişebilecek riskler:

  • Gebelik tansiyonu (Preeklampsi-eklampsi) ve buna bağlı gelişebilecek komplikasyonlar
  • Gebelik şekeri
  • Çoğul gebelikler (İkiz, üçüz gebelikler)
  • Annenin suyunun erken gelmesi: Bebeklerde enfeksiyon ve solunum sıkıntısı, annede yaygın enfeksiyonlar oluşturabilir.
  • Anne rahminde doğumsal şekil bozuklukları: Bunların varlığında düşükler, erken doğum vb. sıkıntılar oluşabilmektedir.
  • Daha önceden sezaryen ya da diğer rahim ameliyatları geçirmek

 

Sorunlu gebelikleri azaltmak için neler yapılabilir?

  • Ailelerin hamilelikleri planlanması ve ideal zamanda doğuma karar vermesi
  • Doğum için 18 yaş üzeri ve 35 yaş altı tercih edilmesi
  • Sosyal ve ekonomik şartların uygunluğu sağlanmalı
  • Ailedeki kronik hastalıklar ve genetik sorunlar hakkında gebelik planı yapılmadan Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanlarına başvurularak risk değerlendirmesinin yapılması
  • Gebelik sırasında dengeli beslenme
  • Gebelik kontrollerinin aksatılmaması
  • Gebelik sırasında annenin sularının gelmesi, kanama olması, bebek hareketlerinin azalması, bel-kasık ağrılarının olması,  vajinal akıntı olması durumunda hemen hekime başvurulması
  • İmkanlar ölçüsünde gebeliğin üçüncü ayında ikili test ve ense kalınlığı ölçümü (Down Sendromu denilen ve bebekte zeka geriliği ile seyreden kromozomal bir hastalığın taramasında kullanılan bir test) yapılması ve 18-22. haftalara arasında fetüsün anatomik olarak incelendiği ayrıntılı ultrasonografinin yapılması